Emel üyemiz gönderdi.
_________________________Sürgün Diyarından Nirvanaya
Eyy
Bakışı Yusuf kokan, çilesi Ali esen rüzgarımın rahmeti... ve sevgili!
Nirvananın gül bahçelerinden itinayla koparıp gönderiğin kan renkli güllerini yine gecenin 11inde aldım.. Edebi, şiirsel, ahlakî, irfanî, duygu yüklü, ismini sayamadığım tüm erdemlerle donatılı ve naif ve zarif ve kırılgan bir yürekle kaleme aldığın mektubunu kaç kez yutarcasına okudum ve her okuyuşta cam şeffaflığında olan kalbim kaç bin parçaya bölündü ve tekrar okumak için kaç kez kırılıp yere düşen parçaları topladım ve yüreğimden dökülen kanlarla kaç Nuh tufanı oldu bilmiyorum.. Ama bildiğim tek şey, sunumunu okurken olabildiğince kuvvetli ve sihirli bir elin beni, sürgün diyarımın karanlık dehlizlerinden çekip, en ulvî makamlara, kirlenmiş, pas tutmuş gönlümün; ruhunun en berrak ikliminde, sözlerinin en arı/duru ırmaklarında arındırarak ulaştığın nirvanaya götürdü
tam yanına.. yanıbaşına.. hissettin mi sevgili!
Sürgün diyarımın karanlık dehlizinde vuslatının serabıyla avunduğum sevgili! Ben her gece seni ağlarım. Yokluğunu ilmek ilmek gönlüme nakşederim de çiy düşmüş kirpiklerimde geceler uzar. Debelleşirim yalnızlığın koynunda. Ve her gece sana susarım çığlık çığlığa.. Öyle susuyorum ki sana ayaklarım çıplak, gözlerim kör, dilim lâl.. Düşbozumu nağmeler fısıltılı kulaklarım.. Ve şimdi geceleri utandırma vakti
Yokluğuna tel tel ümit bağladığım sevgili! Bahar seninle güzel. Bahar seninle bahar
Ve ben başka bahara sakladım gülüşlerimi.. Gözyaşı yağmurunda filizlenir, çiçek açar hüzünler
ve aşka dair ne varsa
Bu ıssız çöller, bu kurak vaha, bu vahşi bayırlar ve nirvana vadisindeki zambağın rahmet gözyaşlarına muhtaç bilir misin sevgili!
Bir bitki gibi bakıp yetiştiren öğretmenim!
Aşkın en asude dergahından göz kırparak gönderdiğin sunuyu okurken gözlerimden yıldız yıldız çiy düştü. Kaç zamandır böyle hasret bakmamıştı gözlerim.. hazan olmamıştı bedenim.. Böyle hicran olmamıştı yüreğim.. Islanmamıştı gözbebeklerim böyle muamma yangınlarda.. Taşmamıştı göz pınarlarım dışarıda esen lirik rüzgara inat
Acıya, çileye, hüzne ve bunların karşılığında sabra talip olan sevgili!
Günlüklerin için ne diyebilirim bilmiyorum. Ne söylesem de kelimelerin kifayetsiz kalacağını biliyorum. Hatırlar mısın sevgili! Gençliğimin belki en güzel tozpembe hayallerimden çekip çile ve hüzün kaplı aşk tapınağına adarken beni; ben, çocukluğumun ve gençlik ateşimin verdiği şımarıklıkla nasıl bir ağa düştüğümü üzüntü ve isyan dolu haykırışlarla haykırırken sen; her zamanki olgun, sabırlı, çilekeş ve bilgece duruş, hareket, söz, tavır ve beynime işleyen erdemsel söz ve örnekliğinle, yazgının çileli yollarında yürümeyi öğretmiştin bana. Her yürümeyi denediğimde, yeni yeni yürümeyi öğrenen bir çocuk gibi yere yuvarlanıp canhıraş çığlıklarla kaderime sitem ederken, sen elimden yavaşça tutup önce ayakta durabilmeyi, sonra muhkem adımlarla önümde kurulu barikatlara aldırmadan yürümeyi öğretmiştin.. İşte şimdi öğretmenim.. şimdi kendimden emin adımlarla yürüyorum ve biliyor musun artık düşmüyorum. Sana sabrı tavsiye edecek değilim. Zira bana sabrı sen öğrettin. Ama biliyorum ki kendimden emin adımlarla, onurluca, eğilmeden, düşmeden ve ayaklarıma batan dikenlere aldırmadan yürüdüğümü bilmen, tüm uzaklıklar ardında gözlerine fer, ayaklarına derman ve kalbine sükunet getirecektir.
Günlüklerini okurken çok etkilendiğimi ve çok duygulandığımı bilmeni isterim. Tüm olumsuzluklar, acı ve yalnızlıklara terkedilmişliklere rağmen; hayata; sevdikleri uğruna, kutsal değerleri uğruna sıkı sıkıya bağlı ve sağlam iradeli ve sevdiklerine ölürcesine bağlı, bir Ferhat bir Rüstem gibi kahraman, Ebuzer gibi çilekeş olan sen portresi beliriverdi gözlerimin önünde.
O an, hasret ve çileyle yoğurup, sevginle sarsılmaz, muhkem bir kale inşa edildi yüreğimin en güzel ve gizli yerinde
işte tam oradasın sen....
Büşra Arslan Meçin
Tarih : 2010-05-31 20:46:31 | Hit: 2509 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.