Hale üyemiz gönderdi.
Töreninde gökyüzünün
Esiyordu rüzgar,
Bir dağ kırlangıcının kutsal adında
Adına savaşlar anlatılan kahramanlığında
Hem varlığında hem yokluğunda.
-Kırlangıcın bir serçeyi hapsederken ki
Soğukkanlılığında
Çamurun kuru çatlaklarında-
Saflık bir kemanın en kahverengi kıvrımıdır belki de...
Töreninde gökyüzünün
İniltili ve çok ince bir bulutun dansıydım
Ufuktan silinse anlaşılmayacak.
İşte şu yağmurlardı, alıp götüren...
Akşamdı,
bilirsin en çok akşamlar karanlığa lütuftur
Ve akşamlar kendi çevrelerinden
Korkunç kabuklar bağlanarak büyürler.
Günbatımı tutulmanın yarısı, sevişmekse geriye kalanı
Bir kibrit aleviyle yakabilirdik ormanı
Gül güldü, ortalık ağardı.
Derin meşe ormanlarının en kalabalık serüven saati
-Uzun benzeşmelere tanık
Sesler, duygular da-
Anlamasa dahi orman bu seli
Arasında ağaçların, aradığım sürekli bir gizemi
Ey fikrine cepheden baktığım
Bakarken ağardığım, karanlığa haykırdığım
Küsleri barıştırdığım
Güllerin tomurcuk anası.
Bulmak ki,
Uzun kirpikli bir aramanın son anı
Bulmakla bulduğun bu anlamı
Nasıl bir doğumla anlatmalı?
Parmaklarımın arasında üç beş çalı,
Aralarında kırmızı...
Pencereden çok tahtalı bir kulübe doğuyor işte.
Geriye yürürken zaman köprüsünde
Asılı duran bir günü
Hayatın penceresinden
Bir diğerine bağlayan efsunlu şarkıya selam olsun
Bir ceylan ki bütün gözleri kapalı
Çok tahtalı bir kulübe kendi penceresinden
Pencerenin en camlı gövdesinden
-işte şimdi dünya onu umursamalı-
doğuyor.
ceylanın gövdesinde kırmızı bir kan göbeği
misk in bir kadın tenindeki anlamsız gereği
ölümün bile yumuşak kaldığı azrail eylemi
sevildi mi? ya da diri mi?
diriltti mi bir günün en doğusundan doğan amansız geceyi?
ey ince...
fikrine cepheden baktığım
kibrit ormanlarının kibirli perisi
alnıma değen sihirli değneğin yarasıdır
yakışıksız yaşanmış bir ömrün darasıdır
dünyaya bıraktığım.
Ve her kabuğundan karanlığın
Doğan bir yumurta yavrusudur güneş.
Son yıldızlarını gecenin
Öldüren bir sarılışla kucaklayan
O sonsuz sabaha selam olsun.
Çıldırasıya güzel peri kızlarına
Kıvırcık saçlarından okşayarak
Ve ormanın tasasız
Ve buzullardan dönüşen kargaşasına selam olsun.
Selam olsun ki ben bir iç yarasıydım eskiden
meşe ağacının halkaları arasına gizlenmiş
ve biraz daha gizlenmiş
Beni bu zamanın içinden çekip çıkaran
Çıkardığıyla gurur duymayan
titreyen elleriyle balta tutan
yaşlı ormancıya selam olsun.
-Bir ölünün arkasından
Ve de durmadan
Şiirler yazan kadına selam olsun.-
Mustafa Karalı
Tarih : 2010-05-28 17:02:36 | Hit: 1352 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.