Sedef üyemiz gönderdi.
yoksul ve utangaç dilenciler
yüzlerini gizlerdi bu şehirde
iki yüreğim yok benim
civanperçemi bakışlarım bu yüzden güz sancılı
ben, aykırı simge
kolları budanmış kürek mahkumu
çağların vebasını silkeleyip damarlardan,
cüzzama yakayı kaptıran sayyad
et çiğneyip
etler dökerek
geçtim mayın tarlalarından
biley taşlarında soluklanıp zamanın
kustuğum kanın şarabıyla esrik geçtim
ne var ki biletlenmeden Zümrüdüanka düşleri
çoktan terk etmiş olacağım bu şehri
ve elbet bırakacağım
sakalımı katmadığım
acılarla
öcülerle
yılgın perileri masallarında
upuzun bir yalnızlığın kamberi
bir sayrılık
bir ayrılık
bir de ecelle
gün olup aklanmadan bütün kabiller
küçük adam büyük nehri geçmeden,
göçmen kuşlar uçmadan
ve narları devşirilmeden bahçelerinden daha
düş ülkemde mavi dağlar ardında
yankımı dinlemek için taşlar eriyene dek
çar na çar bu şehri terk etmiş olacağım
Nesimi ve Hallaç gibi değil midir
çifte su verilmiş bağırların
kargılara direnip gözyaşıyla delinmesi
bildim
kaçak bakışlardan alnımın dağlanması
uzun bir intihara döndürmeden yaşamı
yüzmeden tenimi yakası açılmadık sevdalar
yedi kapıyı geçip yedi kat yaban için
bu şehri terk etmiş olacağım
Ankara-1992
Metin Dikeç
Şu konularda daha fazla şiir:
Ayrılık, Ankara
Tarih : 2010-05-28 17:02:05 | Hit: 1028 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.