Serap üyemiz gönderdi.
7
Anladık ki; ateş yakmak yasaktır,
Mutsuz olmak, ağlamak da yasak mı?
Kapının önünde, karanlıklar içinde duran PTT nin telgraf dağıtıcısı, elindeki kağıtlara bakarken:
- Bağışlayın efendim, İş Müfettişi Kubilay Bey sizsiniz, değil mi?
Diye sordu. Dairenin açık kapısındaki delikanlı, gecenin karanlığında adamın yüzünü görmeye çalışıyordu:
- Benim.
- Mersi. Gece olduğu için dairede bulunduğunuz hiç aklıma gelmemişti. Koca Sivas ta aramadığım yer kalmadı. İçkili lokantalardan başka, şehir kulübünden başka hiçbir açık yer yok. Onlara da sordum, Buralara hiç gelmez dediler. Evi aradım, buldum. Bağışlayın ama anasının dininde. Tabii bizim motosiklet battı. Mine Hanım dairede rapor yazdığınızı söyledi. Geldim.
- İyi ama, bu kadar önemli olan ne var ki, benimle ilgili?
- Efendim, saat yirmiüçte Ankara dan telefonla aramışlar. Yıldırım telefon. Vakit gece., daireler de kapalı olduğu için ihbarlı yaptırmışlar, telefon başında bekliyorlarmış. Başka türlü de düşünülemez bu saatte. Zira; şu anda saat yirmiüç elli. Hangi dakika postaneye gelirseniz o dakika bağlayacaklar.
- Allah Allah. Resmi telefon olamaz bu saatte. Herhalde resmi değil?
- Özel. Ulus taki merkez postanesinden bir müşteri.
Delikanlı gülümsedi:
- Yanlışınız olmalı. Benim Ankara da telefonla, hem de yıldırım arayacak tek tanıdığım yok.
Dağıtıcı elindeki kağıda bakarak direndi:
- İş Müfettişi Kubilay Bey siniz? Burası da Bölge Çalışma Müdürlüğü?
- Evet
- Öyleyse yanlışlık yok. Gelecek misiniz?
- Acaba PTT ye söyleyip de Ankara yı daireye bağlatsam mı?
- Vakit geçer. Postaneye gitmek daha kolay. Arabanız var mı?
- Yok.
- Benim motosiklet bur da. Arkama atlayabilirsiniz.
- Mersi. Ceketimi alıp kapıları kilitleyeyim.
Delikanlı gömleğinin sıvalı kollarını indirmeye çalışırken merdivenleri çıktı. Az sonra ceketini giymiş olarak döndü. Kapıyı çarparak çekti. İterek kapanıp kapanmadığını kontrol etti. Motosikletin arkasına atladı. Karsız fakat ayazlı gecenin keskin soğuğu yüzünü yalıyor, motosikletin üzerinde saçları uçuşuyordu. Paltosu olmadığı için, gocuklu PTT dağıtıcısına bir neden uydurmak zorunluluğunu duyuyordu:
- Hava bugün çok iyi maşallah.
- Ayaz korkunç. Siz de paltonuzu almamışsınız.
- Ben kışın asla palto giymem. Anadolu çocuğuyum ne de olmasa.
Postanenin önünde teşekkür ederek indi. Gişeye başvurduğunda, karısının arkadaşı olan gişeci hal-hatır sordu. Sonra:
- Ankara nız 2 nolu kabine bağlı.
Deyip kabini gösterdi. Delikanlı kabine, hala çözemediği sorularla birlikte girdi. Yandan asma ahizeyi kaldırdı:
- Alooo, Ankara
Dedi. Ankara dan gelen ölgün bir ses:
- İş Müfettişi Kubilay mı?
Diye soruyordu.
- Evet, benim
Sis kimsiniz? ..
Ses kararlıydı:
- Abi, ben İsmet
Gaziantep de çalışan kardeşin İsmet. Sözlerimi kesmeden dinle.
(Devam edecek
) 32
İsmet Barlıoğlu
Şu konularda daha fazla şiir:
Allah, Ankara, Günaydın, Şehir, Tanrı
Tarih : 2010-05-28 17:01:30 | Hit: 1384 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.