Lale üyemiz gönderdi.
1- Suna Doğanay kimdir? Bize kısaca kendini tanıtır mı?
Evli, üç çocuk annesi ve emekli sınıf öğretmeniyim. Öğretmenlik aşkım çocukluk yıllarıma rastlar. Henüz okula başlamadan ve nasıl oldu ben de hatırlamıyorum, okumayı öğrendim. Üstelik annem ve babam okuma yazma bilmezken. Hatırlıyorum da; okula gitmediğim halde mahallenin çocuklarını toplayıp onlara öğretmenlik yapardım. İlk ve ortaokulu Ordu'da bitirdikten sonra, Giresun Kız İlköğretmen Okulu'nun açtığı sınavı kazandım. Üç yıllık eğitim sonrası göreve başladım. Ancak o yaz, anneme okuma yazma öğrettim. Dolayısıyla ilk öğrencim annem oldu.
Hayatım; haksızlıklar ve hüzünlerle savaşmakla geçti. Sabrımı ortaya koydum, yüreğimi. Ama her isteğim, istediğim gibi gelişmedi. Yıllarımı çocukların sorunlarıyla pişirdim. Kimi ibret oldu, kimi hüzün. Onların çaresizliklerine ses olmaya çalıştım. Başarınca sevindim, yenilgiye uğrayınca susmak zorunda kaldım. Çünkü gücümü aşan olaylar yaşadım. En çok sevdiğim şey, onurdur. Hiç taviz vermediğim bir yönümdür aynı zamanda.
Köyde çalışırken zaman geçmek bilmiyordu ve hep yazıyordum. Aklıma ne gelirse. Dört yıl sonra evlenip İstanbul'a yerleştim. Çalışma hayatı, çocuklar, evimin sorumluluğu derken uzun süre yazamadım. Bu arada çıkarılan bir kanunla iki yıllık Önlisans bitirdim.
Hayattan pek çok beklentim oldu. Kimi gerçekleşti, kimi yarım kaldı. Kimi hüzün kimi sevinçler paylaştım çok sevdiğim ailemle. Emekli oduktan sonra yarım kalan düşlerimden birini gerçekleştirmeye karar verdim. Kendimi dinleyip, kelimelerle oynamaya başladım. Anılar, öyküler, özellikle şiirler yazdım. Olabildiği kadar, dilimin döndüğünce. Kitaplığımda yüzlerce kitap var ama Suna Doğanay adı yoktu. Bir de kendi adıma kitabım olsun dedim ve ilk kitabımı dostlarımın yardımıyla gerçekleştirdim. Sayın Turan Orak ve sayın Ali Gündüz Bey'in katkılarını hiç unutmayacağım.Kendilerine sonsuz teşekkürler diyorum bu vesile ile.
2-Ortaokul ve lise yıllarında edebiyatla ilginiz var mıydı? Şiirle tanışmanız yazmaya başlamanız bu yıllara mı denk geliyor du?
Şiir yazmak; her insanın içsel duygularının dışa vuruşudur diye düşünüyorum. Bu da hep ortaokul dönemine rastlar. Ortaokulda, öğretmen okulunda çok yazdım ama hiçbiri yok şimdi. Sadece bir Anı Defterim var elimde. Yaprakları sararnış. İlk okuduğum şiir, ilkokul dönemine rastlar. 'Alageyik'.(Ziya Gökalp) . Önce öğretmen ödev verdiği için ezberlemiştim sonra büyüsüne kapılıp, kendi kendime okuyordum. Yazdığım kompozisyonlardan hep yüksek puanlar aldım. Edebiyat öğretmenlerim bu konuda beni hep desteklemiştir. Ortaokulda bir ankete 'Bülbülü Öldürmek' adlı kitabı okuduğumu yazınca öğretmenim inanmayıp kitabın konusunu anlattırmıştı, hiç unutmam.
3-Şiir sizce nedir? Şiirin iyisi kötüsü olur mu? Bugün yani modern Türk şiiri ne durumdadır? Orhan Veli; Yeni şiirimiz vezinsiz ve kafiyesiz değildir. Ama ondaki vezin ve kafiye ritmini bir nabız atışı gibi duyabilmek şartıyla' sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Orhan Veli, çok beğendiğim değerli şairlerimizdendir. Hemen her kitabı, kitaplığımın baş tacıdır. Tamamen katılıyorum bu söze. Şiiri okurken bir ses duymalıyım, o ses de görünen veya görünmeyen kafiyedir sanırım. Verilen hiçbir emeğe kötü diyemem. Herkesin tarzı farklıdır. Okuduğum şiirden haz alıyorsam, o şiir bana göre güzeldir.
Şiir; bana göre inceliktir. Nedense ben şiiri farklı görüyorum, karşı çıkanlar olsa da. Şiire narin duyguları daha çok yakıştırıyorum. Küfür vs..açıkçası kulağımı rahatsız ediyor. Bazı ustalar küfürlü ve müstehcen yazıyor ama öyle kapatıyor ki anlamıyorsunuz. Bazıları uluorta yazınca bundan rahatsızlık duyuyorum. Sonuçta ben şiiri, ruhun derinliklerinden sunulan bir orkide gibi görüyorum.
4-Şair yüreğindeki sözcükleri dize dökerken nasıl bir ortamda bunu gerçekleştirir. Fiziksel bir ortam olarak bir hazırlık yapar mı?
Kendi açımdan şöyle söyleyebilirim: Zaman ve ortam yoktur. Ne zaman nasıl, ne yazacağımı kendim de bilemem. Örneğin, 'Mor Beyaz' şiirimi sokakta dolaşırken yazdım. Belki inanılmaz gelecek. Leylakların açtığı bir bahçenin önünden geçerken. Birkaç adım atıyorum ve çantamı aceleyle açıp aklıma düşeni yazıyorum. O gün belki yirmi, belki otuz kez caddenin ortasında çantamı açtım, gözlüklerimi taktım ve hep yanımda taşıdığım kalem ve kağıtlara başvurdum.
5-Hangi şairleri beğeniyorsunuz? Sizi etkileyen şairler kimlerdir?
Benim için şair adının önemi yoktur. Şiir vardır. Şairin düşüncesi de beni ilgilendirmez. Nice isim yapmış şairlerin beğenmediğim şiirleri olmuştur. Ama ilk etkilendiğim Faruk Nafız Çamlbel'in Mezarcı ve Cahit Sıtkı Tarancı'nın Yaş Otuzbeş şiirleridir. En çok okuduğum şairler; Orhan Veli, Atilla İlhan, Neruda, Edip Cansever, Nazım Hikmet, Can Yücel, Aziz Nesin.....İlk aklıma gelenler. O kadar çok okudum ki, sayısını unuttum.
6-'NEHİRLER DE SUSAR' adlı bir şiir kitabı çıkardınız..Bir şairin emeğinin ürününü elde etmesi sizce nasıl bir duygu? Ve kitabınızı ilk elinize aldığınız zaman neler hissettiniz? :))
Ah! Bu bambaşka birşey işte. Gözlerim yaşardı desem inanır mısınız? Bu duygu kelimelere sığmaz. Aşk denen kavram budur belki de.
7-Sizce şiir eleştirisi ve üslubu nedir?
Şiir eleştirmek, yazmaktan daha zordur, bana göre. Uzmanlık ister. Ancak bizler yorum yazarak dostlarımıza destek oluyoruz. Teşvik olsun, yazdıklarına övgü gelsin, yazmaktan vazgeçmesin diye. Eleştiri için şiir en ince detaylarına inilerek incelenebilir ve şairin fikri alınır diye düşünüyorum. Anlatılmak istenen duygunun sahibiyle diyalog kurulmalıdır. 'Bu şiir güzel'. Bu eleştiri değildir benim de yaptığım gibi.
8-Şiir ortamına 70'li yıllarda giren şairlerin ustaların düzeyine yaklaşamadığını söyleniyor..Gerek güncelliği özümseme ve ondaki duyarlığı yansıtma, gerekse şiirde yeni biçim güzellikleri yakalama yönünden, kısacası içerik ve biçim yönünden bir yenilenmeyi başarma anlamında, ustaların gerisinde kalmayı nasıl açıklıyorsunuz?
Bir Behçet Necati geldi geçti deriz o dönemden. Günümüzde hala adı varsa, şiirleri hala aynı hazla okunuyorsa ki okunuyor. Onların ellerinden öpüyoruz. Güzel esrler bıraktılar. Ancak bu dönem şairleri de bence aynı başarıyı göstermiştir. Murathan Mungan, Edip Cansever....o ustalardan farklı değil bana göre.Tarzlar farklıdır sadece. Geçmiş dönem şairleri hece ağırlıklı çok güzel eserler koydular ortaya ve usta besteciler tarafından ölümsüzleştirildi. Bu dönemin en büyük hatası, skandal yaratıp öne çıkmaktır. Bu da şairi veya diğer sanat dallarını öldürüyor. Unutulmaya mahkum ediyor. Kendi adıma, ustaların gerisinde değil henüz ayaklarının dibindeyim. Onlar şiire gönül vermiş, hayatını adamışlar. Benim tek yaşam ilkem şiir değil. Bir de özel hayatım var ihmal edilmemesi gereken. Mesela Nazım Hikmet en içli şiirlerini hapiste yazmış. Eşine yazdıklarını hayranlıkla okudum.Tabi bu durumda ortam öne çıkıyor.
9-Şiirde biçimsel yenilik arayışı, tekdüzelikten kaçış, okur nezdinde algısal çatışmaya dönüşür mü?
Yenilik arayışı her zaman çağa ve toplumun beğenisine uygun olmalıdır. Dolayısıyla yenilik, olması gerekendir. Şiir anlaşılır olursa, siyasi yaptırımlara çağrı olmazsa çatışma olacağını düşünmüyorum. Biçimsellikte bazı kuşkularım var. Farklılık her zaman için geçerlidir ama ben yine de şekilcilikten yana değilim.
10- *Dengi Dengine * adlı şiirinizde bir anne olarak kızınıza nasihat ediyorsunuz.Gerçi son kararın ona ait olduğunu söylüyorsunuz..Bir yaşanmışlık mı yazdırdı size bu şiiri yoksa gözlemleriniz mi?
'Dengi Dengine' adlı şiirim kendi yaşanmışlığım değil ama yaşanmışlıktır. Arkadaşım izin verirse öyküsünü belki eklerim.
11- Uyanın Çocuklar adlı şiirinizde ulusal bayramlara çoşkunun azaldığını düşünerek vermek istediğiniz bir mesaj var...Bir öğretmen olarak; (emekli demiyorım,öğretmenleri emekli olarak kabul etmiyorum) Ulusallığın ve ulusal günlerin önemi ile ilgili şiirlere ağırlık verecek misimiz?
Aslında çok istediğim bir çalışma ve bir gün kısmet olursa ulusal ağırlıklı şiirlerden oluşan bir eserim olacak. Yenileriyle eski yazdıklarımı birleştirip böyle bir eserim olsun istiyorum. Dediğiniz gibi, öğretmen emekli olmaz. Son nefesine kadar öğretmendir. Sokaktaki çocuklar öğrencim olmadığı, benim öğretmenliğimi görmediği halde beni çok severler. Yere çöp atanları uyarıyorum hemen alıyorlar ve 'özür dilerim Suna Teyze' diyorlar.
12- Kısır Yazgılar,Bir Çakır Öykü adlı şiirlerinizde toplumsal bir konuyu dile getirmişsiniz..Böyle şiirlerinize daha fazla ileride ağırllık vermeyi düşünüyor musunuz? Düşünmüyorsanız nedenini yazar mısınız?
Amacım toplumsal doğrultuda olacaktır. Henüz yayınlamadığım konulu pek çok şiirim var. Arada değişiklik olsun diye diğerlerini yayınlıyorum. Hatta her biri yaşanmışlıktır.
13-Türk dilinin yozlaşması hakkında neler söylersiniz? Yozlaşmada yazarların da etkisi olduğu söyleniyor?
Yozlaşma aşikar. Ama ben bu konuda yazarlardan ziyade görsel yayınların etkisi olduğunu düşünüyorum. Sinema, tiyatro olumlu ya da olumsuz sürükleyebiliyor toplumu. Bir zamanlar Öztürk Serengil'in bir sözü kasıp kavurmuştu ortalığı.
14-Şiirin siyaseti olur mu? Bugün Nazım Hikmeti okuyan Necip Fazıl Kısakürekİ de seviyor ve okuyor? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şiirin siyasal maşa olarak kullanılmasına karşıyım. Her iki şair de değerli insanlardı. Ancak siyaset, özellikle propaganda amaçlı kullanılmamalı diye düşünüyorum.
15- Rober Suares; Her isteyen şair olamaz. Şair olmak için mısralar sıralamak yetmez. Şairlik az kimsenin nasibine düşen bir altınca duygudur'
sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz? ?
Bir bakıma haklı buluyorum bu sözleri. Yani her insanın şair olamayacağını. Mısralar değil, ruhun özü konuşmalıdır şiirde.Ve altıncı duygu gerçektir bana göre. Çünkü bazen canım yazmak istiyor. Yazamıyorum. Hiç olmadık bir yerde aklıma birşeyler geliyor ve yazmak zorunda kalıyorum. Ne yeri ne de zamanı olmadığı halde. Başta demiştiniz ya, işte ortam burada etkili oluyor. 'Mor Beyaz' ı yazdığım gibi. Biri izlemiş olsa kimbilir belki de deli diye düşünecek.
Suna Doğanay üç çocuk annesi olan emekli bir öğretmen..Öğretmen kimliğini antolojide mavişim grubunda öğretmen bir annenin kızı olarak hemen hissetmiştim..Sonra kendisinin o güzel şiirleriyle tanıştım..Serbest ama çok güzel yazılmış şiirler..Şiirleri güzel olduğu kadarda düşündürüyor insanı..İyi bir anne, iyi bir öğretmen ve iyi bir eş olan bu güzel insanı kutluyorum..Ve kendilerinden en sevdiği şiirini yazmasını,bizle paylaşmasını rica ediyorum..
Ve seni seviyorum sevgili öğretmenim..
Teşekkürler...
demeter_34
Ben teşekkür ederim sevgili Demeter. Bu güzel röportaj için. En sevdiğim şiirim hepsidir. Ayırım yapamıyorum ama ilk kez okuyacağınız bir şiirimi yazabilirim. Ben de seni kızım gibi seviyorum. Gözlerinden öperim. Yaşam boyu mutluluklar dileğimle.
ŞİKAYET
Bu göl, bu deniz, bu kıyılar.
Böyle değildi eskiden bu orman.
Yıldızlar..
Gülümseyerek geçerdi,
Ayazından gecenin.
Savrulurdu kumlar
Estikçe hain, estikçe deli rüzgâr.
Sazlıklar, ninniler söylerdi iki adam boyu.
Şimdi, koyu bir sis çöktü gizemli yapraklarına.
En yoksul saçlarıyla en naçar tarlalarda
Unutulmaz destanlar yazdı ırmaklar.
Çekirge sürüsü, alabalık.
Sanki yarıldı yer de içine girdi,
Uzayıp giden vahşi, son çığlık.
Eski günler, o tılsımlı yalnızlık.
Artık sayfalarda yüzüyor ferahlamak için.
Bu görkemli kalabalık, bu tatsız bakış.
Niçin?
Hep şikayet ederdik oysa.
Bir yokuşla karşılaşınca.
Şimdi o yokuş bile yok.
Fluryalar, isketeler, sakalar,
Ağaçkakanlar.
Kopan buzdağı gibi sürünüyor
Umursanmayan akşamlar.
Sen doğmadan önce, hayallerimiz vardı.
Kabuğundan kolyeler yaparken midyelerin
Papatyadan taçlar, nöbetleşe uyuklayan kuşlar..
Buram buram kokan özlemlerimiz vardı.
Neydi yitirdiklerimiz neydi?
Artık eşlik etmiyor düşlerimize,
Yosun kokulu sandallar.
Yırtık, kalpsiz piyadeleri iskelenin.
Bir uçtan öbür uca uzanan.
Ve paytak bir resmi geçidin son sözleri
Ve ikinci yüzü dolunayın.
Dibi görünmüyor akortsuz suyun.
Yoksulluğun karanlığında
Sessiz bir ölümle boğulmuşuz.
Öyleyse
.
Varsın unutulsun gülünç akşamlar.
Unutulsun kararsız yel esintileri
Şikayet neden, neredeydin bunca zaman?
Suna Doğanay
Suna Doğanay
Tarih : 2010-03-19 11:29:56 | Hit: 3157 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.