Zerrin üyemiz gönderdi.
Eski masallarda kaçınılmaz sonların kayıp saklambacı
En uzak noktada dudak büküyorum cesetlerime
Her asır kesik bulmuşlar gagalarını geçmişin
Fosillere otuz bir çekmenin yasaklandığı gelecekte
Anka kuşumun kanadına tuz basıyorum
Kanlı miğfer dudaklarda ıslanır
Büyüyü ruhuna doldururken kanar parmak izleri
Düş maviydi
O acı
Her zaman acıtanların hakkını verir
Sabah lacivertti
Volkan: savaştaydı kediler o işkence gecelerinde
sen akın akın imge peşindeydin
mırıldanmaların yasak olduğu sabahlarda
hiçbir bulut ağlamazdı
çocukların göz yaşları üstüne
sen yüce yüce bilinmeyenlere yöneldin
oysa göz yaşlarımı silemeyen Tanrı
sırf benim için peygamber gönderir mi
Akın: mercan bulutu lavlarının üstüne doğacak bir gün
ben kendi kendime vura vura suç oluyordum
her elimde nefesi kesilmeye yakın
ucu boğazlanmak istenen kalemler var
onlara tecavüzden aranırken
biliyordum Tanrım benimle birlikte ağlıyordu
sen hiç kendi sıcaklığınla kavruldun mu Volkan
şöyle yüreğine doğru aktın mı
her hücrenin derdini dinledin mi
sımsıkı o sürgün kapıları
kendi yabancılığımızı bekleyecek
aniden gülünmeden yalnız yataklarımıza
kaç adanın suların ta dibine battığı haberi gelecek
bu köprüler
iki göz arasında
göz akları eksiğimizle göz bağı oluştururken
ağlayan göz bebeğiydi
uyuduğunda kirpiklerin hala acıtıyorsa geceyi
sabaha bekleme kuş seslerini bebek gülümsemelerini
Bir sağa bir sola dönme yatağımda dünya
Bugünde üzerinde fazla tepindiysem
Sigaramı uygunsuz yerlerde söndürüp
Tüm deliklerine lavını akıttıysam küçük volkanların
İnsanlığımdandır
Kusura bakma
Volkan Adıgüzel
Şu konularda daha fazla şiir:
Peygamber, Gece, Tanrı
Tarih : 2010-05-28 16:47:08 | Hit: 1397 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.