Hülya üyemiz gönderdi.
Yaz-kış gittiğimiz çay bahçesine,
Arada bir akşam üstü gelirdi.
Büyülenmiş gibi, her gördüğümde,
Nedense bedenim ateşlenirdi.
Bakışlar kesişti günün birinde,
Tutuştu gönüller tanışıverdi.
Öyle alıştım ki, gelmediğinde
Üzülür, üşürdüm, içim titrerdi.
Ve bir gün anlaştık birbirimizle,
Hasret dile geldi, meşkten sözettik.
Kimi zaman sözle, gözlerimizle
Saadet dileyip aşkı vadettik.
Ellerimden tutup açtı bahtımı,
Kıvılcımlar çaktı yüreğimizde.
Başbaşa olurduk her gün batımı,
Etraftan bakışlar üzerimizde.
Deniz kıyısında bazen sabadan,
En hülyalı şarkıları söylerdik.
Yakamozlar ışıl ışıl oynaşır,
Bir makamdan diğerine geçerdik.
Ona anlatırken duygularımı,
İsmini kullandım virgül yerine.
Aklıma yüzlerce soru gelirdi,
Fikrim noktalandı didelerine.
Teni buğday rengi, saçları siyah,
Gözleri ruhumda nükseden kordu.
Ne kadar güzeldi, ne şirindi ahh! ..
Gülüşleri beni çıldırtıyordu.
Uçan kuşlar, esen rüzgâr şahitti,
Kanat çırpıyordu sevinçlerimiz.
Deniz kadar engin, dağlardan yüce
Sevdayı tatmıştı yüreklerimiz.
Ve bir gün, bir baykuş pençelerini
Geçirdi sevdanın şah damarına.
Parçaladı, yaktı, yıktı her yeri;
Buladı aşkı kan damlalarına...
Nisan yağmurları, yaz sıcakları,
Sonunda döküldü güz yaprakları.
Bir daha gelmemek üzere gitti,
O gitti, terketti bu toprakları..
İbrahim Kalkan
Tarih : 2010-05-28 16:39:05 | Hit: 1426 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.