Tuba üyemiz gönderdi.
İnsanın boğazında koca bir düğüm, beyninin içinde büyük bir poyraz varsa, insan birilerini suçlama ihtiyacı hisseder; içindeki alevi biraz olsun söndürebilmek için
Taksitle ödeme yapmak günlük hayatta bütçeyi rahatlatması açısından tamam ama ruhundan taksit taksit eksiltmek de ne oluyor?
Parça parça eksiliyorum
Hem ortada öyle uzun vadeler de yok, peşin fiyatına kısa dönem taksitleriyle eksiltiyorum ruhumu
Her gün içimdeki çocuksuluğumdan kaybediyorum ve tüm bu yaşadıklarımı bir tiyatro oyununu izleyen bir seyirci gibi izliyorum
16 numaralı koltukta bu oyunu izlemeye gelmiş biri
Oyunun içinde olmayı, kendi rolünü kendi oynamayı zamanında çok istemiş ama koltuğa zincirlenmiş bir seyirci
Salona kulis kapısından değil de, loca kapısından girerek izlemeye kendisi mahkûm olmuş bir aptal!
Oturup izlemeye başladım. Sahnede anlatılan senaryo komikken güldüm, dramken ağladım ama en çok sinirlendim: hiçbir şey yapamayışıma
Bunu değiştirmek için elime fırsat geçmedi değil, güçlenebilseydim zincirlerimi kırabilirdim; yapamadım
Başlarda bunun için başkalarını suçlarken, zaman geçti ve ben kendim yüzümden kendi kendimin zanlısı, hükümlüsü, gardiyanı olduğumu fark ettim.
Hepsi benim yüzümden
Sadece benim!
Sebeplerim mi? Tabiî ki sebeplerim var, herkesin olduğu gibi
Ama bunlara sarılıp kendi yaramı kendim iyileştiremiyorum artık
İnsanların yaptıklarından çok, benim kendime yaptıklarım çekilmez geliyor
Aslında küçük bir kız yok ortada
Ben sana değil, kendime kızıyorum anne
Ben sana değil, kendime ağlıyorum
Ben kötüyüm anne, çok kötü hissediyorum
Gitmek istiyorum anne
Buradan milyonlarca kilometre öteye
Seni, bu şehirde yapmayı hayal ettiğim her şeyi, köpeğimi, hayallerimi, ayrılıklarımı, canımı yakanları, posterlerimi, cdlerimi, mumlarımı, terası
Hepsini bırakıp
En sevdiğimi en nefret ettiğimi
Yapamıyorum, cesaretim yok, çok korkuyorum, gitmek istiyorum
Oysa ne çok isterdim şimdi çıkıp sadece 1 saat dolaşabilmeyi bu şehirde, bu gece
Yada korkmadan gülebilmeyi, şehrin sokaklarında arkama bakmadan yürümeyi, sana sarılmayı, tophanede akşam vakti ayaklarımı uzatıp, kimse görecek mi diye korkmadan, kimseden bir şey gizlemek zorunda kalmadan tek başıma Bursayı izlemeyi
Ne çok severdim bu şehri ve ne çok yapmak istediğim şey vardı
Başka şehirlere yükledim yapmak istediklerimi ama bu da bir yalan
Kendime yalan söylemeye çalışmak en iğrenç olan
Beni çok zayıf yetiştirmişsin anne
Hiç çinko almamış ruhum mesela
B vitamini eksik gülüşlerimde
Güneşle beslenmemiş omzumdaki kemikler; üzerlerindeki yükü bile taşıyamıyorlar
Cesaretimi okşayışlarınla yüceltmemişsin
Özgüvenim seninle bir kez olsun uyuyamamanın verdiği sızıyla delinmiş
Bacağındaki morluğu kelebeğe benzetip mutlu olabilecek kadar iyi yürekli bir çocuktum oysa ben
Büyüdükçe yürekli olabilirdim... Tuttuğunu koparan inatçı bir kız mesela
Başaramadım anne
Hangi dala tutunduysam elimde kaldı
Kime açsam yüreğimi, bir parçasını kendine aldı, bendeki yürek yarım kaldı
İnadım kaldı, yaşamıma destek olan. O da tek başına kimsesiz
Hırçın...
Seni suçlamıyorum
Bir başkasını da
Bünyeme aldım bütün suçları, cezaları
Öğütüyorum içimde
Tek becerebildiğim de bu zaten
Her şey yalan
Herkes sahtekâr
Giden gitti, kalan hep bin pişman!
Deborah
Tarih : 2010-03-20 12:20:20 | Hit: 2641 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.