Bilnaz üyemiz gönderdi.
Koskocaman gövdesi, iri dallarıyla hoyrat bir meneviş vardı bahçemizin köşesinde... Bulunduğu yer bahçemizin üç yola bakan sınırındaydı. Öylesine geniş yayılmıştı ki, üç yol'un kavuştuğu meydanı tamamen kapattığı gibi bir tarafı da neredeyse bizim bahçeyi ortalıyordu. Gölgesi o kadar koyuydu ki her yaz pamuk tarlalarından kaçabildiğimiz zamanlarda soluğu onun gölgesinde alırdık. Dallarında birkaç salıncak devamlı asılı dururdu. Yanı başında çeşme vardı. Çeşmenin arkasında kocaman bir portakal ağacı ve yan tarafları böğürtlen ve hayıtlarla kaplıydı. Herkes suyunu o çeşmeden alırdı. Bu yüzden çeşmenin başında kadınlar, kızlar sıralar oluşturur, zaman zaman yarım saatten fazla beklenir, bu bekleme süreleri boyunca sohbet ederlerdi.
Menevişin dallarında bir çok kuş yuvası vardı. Hele ağustos aylarında ağustos böcekleri o kadar ses çıkarırlardı ki. Onların seslerinden rahatsız olur zaman zaman menevişin dallarına taşlar atarak ağustos böceklerini kavalamaya çalışırdık. Menevişin gövdesi o kadar geniş o kadar genişti ki oynarken onun etrafında dönerek oynanan değişik oyunlar türetmiştik arkadaşlarla.... O koca meneviş huzur veriyordu insana. Hatta bahar aylarında menevişin filizlerinden toplar onları annem pişirir yoğurtlamasını yapardı. Çokta severdik tadını. Birkaç lokma alıp üzerine su içtiğimiz zaman şeker tadı verirdi içtiğimiz suya....
Annem zaman zaman sızlanırdı babama. Şu koca menevişin gölgesinden bahçede bir şey yetişmiyor ne yapsak acaba derdi. Babamda sinirlenir yaa şu asırlardır yaşayan koskoca ağacı nasıl keseriz, o ağaç olmazsa buranın ne anlamı kalır derdi. Bende bir ara bu konuşmaya kulak misafiri olmuştum ve birkaç gün çok merak etmiştim. Hatta rüyalarıma bile girmişti koca meneviş kesilecek diye ağlayarak uyanmıştım.....
Okulların açılmasına az bir zaman kalmıştı. Okul önlüklerimizi hazırlıyorduk. Bana lale ablamın okul önlüğünü uygun görmüşlerdi.Annem yeni bir önlüğe gerek yok yepyeni önlük boş yere para vermeyelim demişti. Ben istememiştim önlüğü ama kabul etmekten başka çare yoktu. Tek cepli olurdu kız öğrenci önlükleri ve onun yanına annem bir cep daha dikip vermişti bana. Kitaplarımı bir üst sınıfta okuyan amcamın oğlu Mehmet ten almıştım. Diğer ihtiyaçları da babam çarşıya indiği zaman getirecekti.
Biz yine fırsat buldukça koca menevişin dibindeydik. Pazar günü gelmişti. Babam pazara inecek hem bizim okulla ilgili eksiklerimizi, hem de evin ihtiyaçlarını temin edecekti...
Ağustos ayının son günleriydi. Babam pazardan dönmek üzereydi. Bir süre sonra yanında köy muhtarı İzzet ağa ve Hakkı amcamla birlikte camiden bizim eve doğru geliyorlardı. Fakat Babam yüksek sesle ve sinirli bir şekilde olmaz böyle şey diyordu. Muhtar ve amcam babamı ikna etmeye çalışıyor başka seçeneğin olmadığını söylüyorlardı. Bizim oyun oynadığımız yere koca menevişin altına geldiler ve babam gözlerini yukarı çevirerek bu koca ağaca kıyılır mı? diyordu. Bir anda şok olmuştum koca meneviş kesilecekti. Elektrik gelecekti köye.Koca meneviş tüm yol güzergahlarını kapatıyor elektrik hattının geçmesini engelliyordu. Onlara göre başka seçenek yoktu ve yetkili makamlardan o ağacın kesilmesi ile ilgili izinler alınmıştı.
Dallarda asılı duran dört tane salıncak vardı. Ben ve tüm arkadaşlarım bakakalmıştık. Bir koca menevişin hoyrat dallarına, bir babamlara çeviriyorduk yüzümüzü şaşkın şaşkın... Kesilecek dedi muhtar. Bak bunlar gerekli evraklar elektrik hattı tam buradan geçiyor hesaplarını ona göre yapmışlar....
O gece hiç uyumamıştım. Adeta evimiz yıkılıyordu. bir şeye canım sıkılsa hep koca menevişe sığınırdım. Babamdan bir laf duysan koca menevişe sığınırdım. Orası bizim evimiz yuvamızdı. Evcilik oynardık koca menevişin şemsiyesi altında. Bir keresinde ne yapıp yapıp koca menevişin gövdesinden dallarına çıkmış geri inememiş. Ağlayarak babam gelinceye kadar beklemiştim. Babam gelince uzun sırıkları ekleyerek upuzun merdiven yapıp beni o merdivenle indirmişti. Çünkü koca menevişin gövdesi dümdüzdü ve tutunacak yeri yoktu. O gün büyük bir panik yaşamıştık. Sanki kedi kurtarma operasyonu gibi herkes o ağacın dibine toplanmıştı. Hiç kimse benim oraya nasıl çıktığıma akıl erdirememişti. Kendim bile şöyle bir bakmış ve hayret etmiştim nasıl çıktım diye....
Aslında elektrik gelmesi çok güzeldi. Artık lambadan lüxten kurtulacaktık.(tüple çalışan aydınlatma aracı) Beklide televizyonumuz olacaktı. Ama her ne olursa olsun o koca meneviş kesilmemeliydi. O bizim her şeyimizdi. Koca menevişin kesileceğini düşündükçe içim eriyordu sanki. Boğazıma bir şeyler düğümleniyor yemek bile yiyemiyordum.
Nihayet birkaç gün sonra birkaç kişi geldi. Ellerinde mazotla çalışan kesim motorları vardı. Büyük bir merdiven ile üzerine iki kişi çıktı. Önce dallarını kestiler koca menevişin tek tek. En son koca gövde kalmıştı.Onunda en tepesinden kacaman bir halatla bağladılar bir ucunu traktöre bağladılar.İki üç saatte traktörle bir tarafa çeçtirerek koca menevişi devirdiler.
Yere upuzun devrilmişti koca meneviş. Asırlardır dim dik ayakta olmasına rağmen birkaç saatte her şey bitmişti. Onun geri gelmesi artık asla mümkün değildi. Yaklaştım biraz yanına ve kesilen yerinden ince bir sıvı akıyordu. Ağlıyor diye düşünmüştüm o an. Benimde gözlerim dolu doluydu. Köyün bütün çocukları sadece izlemekle yetiniyorlardı uzaktan. Bir yandan dallarını küçük parçalar haline getiriyorlar. Annem, Babam, Ağabeyim ve Ablalarım kesilen küçük parçaları bizim bahçeye doğru atıyorlardı. O gün hepsi küçük parçalara ayrılamamış kalanı ertesi gün kesilip bizim bahçeye istiflenmişti.
Koca menevişin yerinde yeller esiyordu artık. Birkaç yıl odun sorunumuz olmadı. Hatta kütükleri yıllarca bizim evin önünde tabure niyetine kullanıldı. Dut ağacının altında tabure görevi görüyordu koca menevişin dallarının kütükleri. Pinçik pinçik edilip sobamızda bizi ısıtıyordu. Bu arada elektrikte gelmiş sanki dünyamız aydınlanmıştı ama koca menevişin gidişide o kadar karartmıştı. İlk şiirimi çocuk aklımla o koca menevişe yazmıştım.
Hala o koca meneviş aklıma geldikçe içim bir hoş olur, tüylerim ürperir. Bir şeyi kazanmak günler,aylar,yıllar hatta asırlar sürer ama kaybetmek bir an meselesi. Onun için önümüzdeki fırsatların kıymetini bilmeli. Yaşanabildiği kadar yaşamalıdır. Yoksa koca meneviş misali o fırsatlarda sizi terk edip gidebilir. Alırlar elinizden bakakalırsınız ardından.....
Metin DURAN
12.07.2006
Metin Duran
Tarih : 2010-03-20 10:15:07 | Hit: 2031 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.