...Şiir Tadında Söyleşi...Ergin Erol

Eliz üyemiz gönderdi.

Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Ergin Erol_
1966 Kırka doğumluyum. Kırka; Eskişehir'e bağlı boraksı, zilisi, kilimi, zeybeği ile meşhur gönlü güzel insanların yaşadığı şirin bir beldedir. İlkokulu Kırka'da bitirdikten sonra Yunusemre Öğretmen Lisesinde ortaokul ve lise olmak üzere 6 sene parasız yatılı olarak öğrenim gördüm. 87 yılında ise Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi Bölümünde yüksek öğrenimimi tamamladım. 2003 yılına kadar bir kamu bankasında çeşitli kademelerde görev yaptım. Halen Eskişehir'de bir kamu kuruluşunda çalışmaktayım.Evliyim, tatlı mı tatlı 15 yaşında bir kızım, ELVİN'im var. Allah herkesin yavrularına uzun ömürler versin.

Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?
Ergin Erol_
Okuduğum şiir ve hikaye kitaplarının ön sayfalarına karaladığım dizelerle başladı şiir yolculuğum. Ancak önceleri hiç saklama isteğim olmamıştı şiirlerimi. Çeşitli dergiler ve yerel gazetelerde yayınlanan şiirlerim oldu. İlk Yayınlanan şiirimi tabii ki unutmadım. Sizlerle de paylaşmak isterim.

EVRİM

bebektim ağladım,
..................emzik verdiler
çocuktum oynadım,
..................şeker verdiler
genç oldum düşündüm,
..................parmaklığı gösterdiler.

Ergin EROL/Ankara-1985

Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Ergin Erol_
Yaşam yolunda bazı olaylar ve insanlardan mutlak etkileniyorsunuz. Ben de, Başta büyük insan Mustafa Kemal ATATÜRK’TEN, Anadolu’nun sesi Nazım Hikmet'ten, toprağın kokusu ve sesi Aşık Veysel'den, kadının sesi Gülten Akın'dan, direnmenin ve insanın sesi Hasan Hüseyin Korkmazgil'den, sevginin ve ilahi aşkın sesi yüce Yunus'tan etkilendim tabii ki.

Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Ergin Erol_
Şiir insanın içinden gelen bir haykırıştır. Yaşamla doğru orantılı bir biçime ve akışa sahiptir. Yazanın kafa yapısına ve birikimine göre de biçimlenir. Bu anlam da biçimi ne olursa olsun şiir, bir kabullenmemedir. Adını koymadan sevda her daim var olduğuna göre ihanete, özleme, acıya, neşeye, ayrılığa ve kavuşmalara yazılabilir şiir. Özü bulmak, öze inebilmek, özü sunabilmektir asıl olan. Duygu ve düşüncelerin topluma aktarılması, toplumun da kendinden bir şeyler bulup sahiplenebilmesi gerekir. Şair bencillikten uzak olmalıdır. Öze inilerek ukalalıktan uzak durarak,gönüllere girebilmelidir şiir. Buna göre şairin yaşam biçimi de şiirle uyumlu olmalıdır ki, unutulmasın.

Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Ergin Erol_
İnsan öncelikle dürüst ve doğal olmalıdır yazarken. Şiir iletişim için, toplumun sesi olup bir şeyleri anlatabilmek için ve paylaşım için en güzel yollardan biridir bence.

Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Ergin Erol_
Maalesef günümüzde şiir asıl işlevi olan toplumsallıktan bireyciliğe doğru yönelmiştir. Bu gidişatı da çok az satan dergiler ve neredeyse hiç satılmayan kitaplarla değiştirmemiz zor görünmektedir.
Artık edebiyatımız ödüllüdür, ne güzel. Burada dikkat çekmek istediğim bir nokta da, Orhan Pamuk ve Nobel ödülüdür. Zira bu ödülün verilmesinde önemli kaygılar taşımaktayım. Sorarım size, Orhan Pamuk'tan önce bu ödülü hak eden hiç edebiyatçımız yok muydu? . Ayrıca bu ödül neden Orhan Pamuk'a Kürt ve Ermeni sorunları konusunda yaptığı bence anlamsız ve yanlış olan saptamalarından sonra verilmiştir. Ödül sevindiricidir tamam ama bu kaygıların silinmesi koşuluyla. Zaten Türk Edebiyatının başarısını da Nobel ödülü belirlemez kanımca.

Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir?
Ergin Erol_
Kısaca şiiri tanımlamıştım. Buna ek olarak şiir, tek başına ne mantık ne de duygu işidir. Şiirde bir sentez bir ortak çalışma vardır. Bu bağlamda yaşam yolunda bir çizgi de belirler şiir. Yaşamda da ne sadece mutlak olanla hareket edilmeli ne de sadece duyguların esiri olunmalıdır. Şiir yaşamla ve insana dair her şeyle bütünleşmedir.Yaşam felsefem de insana, insana dair her şeyi sevebilmeye dönüktür.

Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Ergin Erol_
Şiir gerçeğin ta kendisi olmalıdır. Soyutu sunarken bile somuta ulaşabilmelidir şiir. Görünmeyeni hissedilmeyeni, görünür hale getirmek ve hissettirmek gerekir.

Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Ergin Erol_
Bu konu tam bir tez konusudur bence. Ben biraz zararlarına değinmek istiyorum. Şiirin tanımını yapamayanlar bile şiir yazmakta internette yayınlamaktadır. Böyle olunca içi boş karalamalar insanları şiirden uzaklaştırmakta ve şiirin toplumdaki işlevi ve gücü yara almaktadır. Ayrıca zaten dibe vurmuş olan kitap satışlarını da olumsuz etkilemektedir. Ancak şunu da belirtmeliyim ki; sesini duyuramamış, arka planda kalmış birçok başarılı arkadaşımızın şiirlerine ulaşabilme ve onu tanıyabilme olanağı sağlamaktadır. Bu da internetin önemli sayılabilecek bir işlevidir.

Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Ergin Erol_
Kelimeler şiirin temel taşlarıdır. Şiirde kelimeleri kullanırken gerekli özeni gösterirsek duygu ahengini ve şiirde bütünlüğü yakalayabiliriz. Ne fazla ne eksik hepsini yerli yerinde kullanmak gereklidir. Bazen yarım sayfa dolusu cümlelerle anlatabileceğimiz bir duyguyu, ifadeyi bir kelime bile anlatmaya yeter. Birkaç kelime bile nefis bir şiir ortaya çıkarır bazen. Kelimeleri kullanırken onlara öyle anlamlar yüklemeliyiz ki, okuyanı etkileyip şiirin içine çekebilsin.

Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Ergin Erol_
Duygu yoğunluğunu tüme yansıtmada önemli bir tehlike mevcuttur. Şiirde bazı dizeler aşırı duygu yüklü olurken bazı dizelerse duygudan yoksun ve kelime yığını haline gelmiş cümleler haline dönüşebilmektedir. Buna ek olarak, şiirde uyak ve hece sayısını tutturma kaygısını da sayabiliriz. Bu kaygı çoğu zaman içi boş,duygudan yoksun dizeler meydana getirebilmektedir. Şiirde duyguyu tüme yansıtma işi bence şiirin başlığıyla kendini öncelikle göstermektedir. Şiir başlığıyla ilgi çekmeli ve kendini okutturmalıdır. Şiiri yazanın deneyimleri ve birikimleri yanında, varoluşundan gelen sezileri ve güçlü bir ifade yeteneği gerekir ki duygu bütünlüğü sağlanabilsin. Şair şiirin içine girebilmeli anlatılmak istenileni vermek istediği duyguları bir daha bir daha yaşayabilmelidir. İlk dizeler ve sunum kendini okutturacak kadar davetkar olmalı finişi ise unutulmayacak bir etkileyiciliğe sahip olmalıdır.

Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Ergin Erol_
Her ne kadar şiir kitaplarında olmasa da yazım edebiyatında kitap satışlarında son zamanlarda önemli sayılabilecek kıpırdanmalar mevcuttur. Bunun şiir kitaplarına yansımamasının en önemli nedenlerinden birisi; herkes ama herkes şiir yazmak adına bir şeyler karalıyor ama her nedense büyük çoğunluğumuz başkalarının yazdığı, karaladığı şiirlere itibar etmiyor ve ilgi duymuyoruz. Hal böyle olunca herkes nasıl olsa ben yazıyorum bahanesiyle hatta biraz da ukalalıkla ne şiir kitabı alıyoruz ne de gerçek şiirin ne olduğunu biliyoruz. Kalemi eline alan herkes ben şairim diye çıkıyor ortaya. Yazmak güzel ama bunu yaparken lütfen ortalığı şiir çöplüğü haline dönüştürmeyelim. Kelime yığını halinde ortalıkta gezen ‘sözde şiirler’ meraklı olan insanları da şiirden uzaklaştırmaktadır. Kitap umuttur, kitap nefestir.

Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz?
Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Ergin Erol_
Şiirde tematik çalışmak benim için daha etkileyici oluyor. Serbest çalışmalarımdan da anlaşılacağı gibi büyük çoğunluğu tematik çalışmalardır. Duygu yoğunluğunu yakaladığınız bir anda birden bir şeyler karalamaya başlayabilirsiniz. Ama bunu yaparken bile mutlaka bir tema etrafında gezinir ve onu işlersiniz şiirinizde. Ayrıca bu duygu yoğunluğu her zaman kendiliğinden ortaya çıkmamaktadır. Bu durumlarda tema üzerinde yoğunlaşmak ve tematik çalışmak doğru olandır.Toplumsal ve güncel olaylardan etkilenmemek mümkün değildir. O sesi duyurma çabası tematik çalışmaları da tetiklemektedir doğal olarak. Galiba tematik çalışmaktan daha çok hoşlanıyorum

Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyor sunuz?
Ergin Erol_
Cumhuriyet döneminden önceki dil kaosu, ulu önder Atatürk’ün dil devrimiyle birlikte yeni bir temele kavuştu. Zaman içerisinde büyük yol kat edilerek dilimiz anlaşılmaz ve zor olan Arapça ve Farsça sözcüklerden arınmaya başladı. Öztürkçe sözcükler kullanılmaya başlandı. Ancak her şeyde olduğu gibi bir türlü anlam veremediğim körü körüne ‘batı hayranlığımız dil devrimine de balta vurdu. İlginç bir şekilde ‘kuşak dilleri’ oluşuverdi. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin farkında bile olamadan kullandıkları bir dil, bir konuşma dili ortaya çıktı. Argo diye adlandırdığımız sevimsiz sözcükler dolaşmaya başladı çocuklarımızın ağzında. Öztürkçenin kullanımı halkla bütünleşmedir. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes kendini, duygularını, isteklerini ancak Öztürkçe ile ifade etmelidir ki, ulus olmanın gereği de budur. Bunu yaparken öncelikle ulusu yönetenler ve yazarlar buna önderlik etmelidir ki, ancak o zaman halk onları anlayabildiği gibi onlarda halkı anlayıp sorunlarına çare olabilsinler. ’Ne mutlu Türküm diyene’ başka hangi dille bu kadar güzel ifade edilir ki.

Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Ergin Erol_
Şiirde bir yerlere gelmek adına bir hedefim yoktur. Benim amacım, elimden geldiğince doğru tespitlerle, doğru mesajlar vererek bir nebze de olsun toplumun sevinçlerine kaygılarına ortak olabilmektir. Kullandığım dilin de çok sade ve anlaşılır olmasına özen göstermekteyim.

Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? ....
Ergin Erol_
Ayrım yapmak biraz zor ama, gölgede kalmış bir şiirimi paylaşmak istiyorum sizinle.

Gülücükler Bağla Baba Uçurtmama

Elimde değil ki
Doğup,doğmamak
Mademki geldim dünyaya
Benim de hakkım değil mi
İnsanca yaşamak

Olmadı ki benim hiç
Defterim,kalemim,çantam
Olsa da hüzünlüdür
Uçmaz uçurtmam.
Okumak istiyorum okumak
Baba beni anlasana
Hadi artık Uçurtmama gülücükler bağlasana

Dur diyecek yok mu
Şu kara bahta
Rüyalarıma girer
Sıra,masa,kara tahta
Taze kır çiçekleri
Sunayım Atama
Gülücükler bağla artık
Baba uçurtmama.

Ben toprak ANAyım,ANAdoluyum
Tarihte,milli mücadelede hep vardım,
Hiçbir zaman silinmedi onurum
Çanakkale'de,Seddülbahir'de
Vatanın her yerinde gezer ruhum.
Nasıl okumam nasıl baba
Ben kahraman Türk Kadınıyım,Kızıyım.

Kalem tutmak ister ellerim
Sadece böyle güler gözlerim
Duyulur mu bilmem sözlerim
Ülkemin geleceğine yol versene
Baba beni okula göndersene.
Hadi artık beni anlasana
Uçurtmama gülücükler bağlasana.

Eskişehir/27.09.2006

Ergin Erol
 
Su Gibi Şiir Grubu Şairleri
 






 

Tarih : 2010-03-19 18:58:17 | Hit: 2105 | Puan: 0