Peri üyemiz gönderdi.
Evet Saygıdeğer Dostlar,
Şiir ve Anlatım başlıklı çalışmamıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ancak, yanlış anlaşılmalara sebep olmamak için, Bölüm-2-ye görüşlerini bildirirken Rahim TAŞ kardeşim genelde hataya düşülen noktalarda GENÇ ŞAİRLERE göndermelerde bulunuyorsunuz.(genç şairlerden kastınızı şiire yeni başlamış şair adayları olarak algılamak istesem de) orta yaş veya yaşlı olanların san kı bu hatalara düşmediği gibi bir anlam çıkıyor. Cümlesine bir açıklık getirmek istiyorum ve bunun için de Rahim Taş Kardeşime çok teşekkür ediyorum.
Hep söylemişizdir ŞİİRDE BİRİNCİLİK DEVAMLI MÜNHALDİR diye. Bugün birinci ilan edilen bir şairi belki de birkaç saniye sonra şiirini gönül fırınında pişire pişire çıkarmış olan bir başka kişi geçmiş de olabilir. Çünkü SON SÖZ SÖYLENMEDİ daha, son kurşun atılmadı daha
İnsanlık var oldukça da bu koşu, bu heyecan ve telaş, bu arayış devam edecektir.
Evet, şiirin yaşla, kariyerle, makamla, rütbeyle ilgisi yok denecek kadar azdır. Ama, genç yaştaki bir kişiye rağmen ileri yaştaki bir kişinin en azından tecrübe fazlalığı olabilir diye düşündüğümden Genç Şairler söylemini seçtim. Fakat, tabii ki gençlik de, ruhta-gönüldedir. Nice insan tanıyorum ileri yaşına rağmen benden daha genç ve zinde. ŞİİRİN İNSANI YAŞLANDIRMADIĞINI DA BİLENLERDENİM. Ama gönül kırmamak, söyleyeceklerimizi biraz daha net, verdiğimiz ve vereceğimiz örneklerin biraz daha tabiri yerindeyse acıtıcı olmaması için bu yolu seçtik. HATA bir YAMALI GÖMLEKTİR, HİÇ KİMSE SIRTINA GİYMEK İSTEMEZ. Genelden dil freni ayarlamamızı yapmak isteyişimiz de bundan. Yoksa, oturup isim isim, şiir şiir müşahhas örneklerle hatalar yumağını bir bir destan yapabiliriz, lâkin gönül kırmak istemiyoruz. Orta yaş ve yaşlı olanlar da HATALAR yapabilir tabi. Ama, HATA YAPTIĞINI ASLA KABUL ETMEYEN VE KENDİNİ DÜNYANIN EN BÜYÜK ŞAİRİ SANANLARDAN ÇEKİYORUZ, ne çekersek, değil mi? Hani, biz de yaşlıyız ya, biraz gençlerden yanımızda yakınımızda can kardeşlerimiz de var ya, onlar da Hocam 40 yılın birikimini anlat da faydalanalım deyip durmaktalar ya, o yüzden Genç Şairler söylemini seçtik. Zira, o dostlarım beni, ben de onları çok sevmekteyiz. Hoş görüle diyoruz
Gelelim asıl konumuza;
TASVİR den bahsediyorduk
Tasviri BANA GÖRE ŞAİR, GENE İKİ METOD İLE GERÇEKLEŞTİRİR.
1-GÖRÜLEN-FİZİKSEL BAKIŞLA
2-İÇSEL BAKIŞLA
Tasvire konu teşkil den olay,yer, kişi vbne GÖZ ile, bir fotoğrafçının OBJEKTİFİ ile FİZİKİ YAPIDAN bakılır ki, bu birinci yoldur. Ressam yada fotoğraf sanatçısının tespiti ne şekilde ise,şair de kelimelerle onu çizer, resmeder. Bir ÇANTA düşünelim. Çantayı RENK-ŞEKL-EBAD-AĞIRLIK-KOKU-DESEN-HANGİ MALZEMEDEN YAPILDIĞI-NEREDE VE NASIL DURDUĞU-HATTA KİME AİT OLDUĞU vb.. Tüm bunların fotoğrafını da çekersiniz, resmini de yaparsınız. Hatta kelimelerle bir güzelce anlatırsınız, şiirsel ifadelerle manzume yazabilir ya da şiirinizde konu da edebilirsiniz. İşte bu, Tasvirin GÖRÜLEN-FİZİKSEL BAKIŞLA ele alınışıdır.
Aynı ÇANTA nın İÇİNDE NELER OLDUĞUNU, O İÇTE BULUNANLARIN KİME AİT OLDUĞU, NE ZAMAN VE NİÇİN ALINDIĞI, KAĞIT VARSA O KAĞITLARDA NE YAZDIĞI, ÇANTAYI HANGİ USTA HANGİ MAKİNADA HANGİ DUYGULAR İÇİNDE ÜRETTİĞİ, NEDEN RENGİNİN SİYAH OLDUĞU YADA BİR BAŞKA RENK OLMADIĞI, BOYUNUN NEDEN BÖYLE DÜŞÜNÜLDÜĞÜ, ÇANTANIN MASAYA NE YÜZDEN KONULDUĞU, KOYAN KİŞİNİN RUH HALİ vb
gibi tüm içsel, fiziki görünüşün dışındaki SORGULAMALAR VE SORGULAMALARA ARADIĞINIZ CEVAPLAR, işte bunları kelimelerle resmetmek İÇSEL BAKIŞLA TASVİR dir ve ŞAİRİN EN GÜZEL GIDASI da budur
Şimdi, TASVİR konumuzu biraz daha ANLAŞILIR kılmak için, panoramik bir tasvir örneği olan Orhan VELİ nin İstanbulu dinliyorum şiirinin sadece bir bölümünü ele almaya çalışalım.
İSTANBULU DİNLİYORUM
İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı.
Şimdi, bu ilk bölümde şair, bakınız TASVİRi dediğimiz gibi NASIL BİR DÜZEN İÇİNDE kelimelerle dans ede ede resmetmiştir?
İstanbulu dinliyorum diye söze başlıyor değil mi? Dinlemek kulakla olur. Kulak neyi dinler? SESİ, öyle mi? Evet! Şir ne diyor? Gözlerim kapalı dinliyorum haa diye ikaz edercesine, aslında USTALIĞINI göstererek İÇ GÖZÜNÜN BAKIŞLARIYLA tasvir yapıyor. Kulağına Önce HAFİFTEN BİR RÜZGAR ESİNTİSİNİN SESİ GELİYOR. RÜZGAR ESİNCE NE OLUR? Ağaç yaprakları sallanır değil mi? O da yavaş yavaş sallanıyor/yapraklar ağaçlarda; demekte. Yapraklar neden yavaş sallanıyor, ÇÜNKÜ ESEN RÜZGARIN HAFİFTEN ESTİĞİNİ söylemişti. Hah tamam işte! Burası önemli, RÜZGAR HAFİFTEN ESERKEN SİZ ŞİİRİNİZDE YAPRAKLARI HIZLI SALLANDIRIRSANIZ OLMAZ ELBETTE.
Yapraklar hafiften sallanırken bir ses çıkarır, şair o hafif rüzgarda o sesi dinliyor. Uzaklarda, çok uzaklarda(Bakın UZAKLARDA dedikten sonra ÇOOOOK UZAKLARDA DERCESİNE-VURGU YAPIP-TEKRAR SANATINI VE İŞARETLEMEYİ-MESAFE KOYMAYI BAŞARIYOR ve o çok uzaklarda sucuların hiç durmayan çıngırakları diyor
Görüleceği gibi, Orhan Veli, TASVİRinde bir DÜZEN -TERTİP kurmuş ve olaylarla-objeleri birbirine UYUMLU BİR ŞEKİLDE BAĞLAYARAK yolunu devam ettirmiş. Söz konusu şiiri alınız, bölüm bölüm bir DÜZ YAZI(Nesire) çeviriniz, en küçük bir diziliş hatası bulamazsınız. DİZİLİŞTE DE SEBEP SONUÇ İLİŞKİLERİ İYİ KURULMUŞTUR.
DEVAM EDECEK
Mustafa Ceylan
Tarih : 2010-03-19 18:44:24 | Hit: 1426 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.