Pelin üyemiz gönderdi.
Evveliyatı ile hoş geldiniz dünyama
Zaten muhteviyatında hep vardınız
Nasıl,her nesne bir yer teşkil ediyorsa boşlukta
Sizde,cürümünüz kadar yer kapladınız dünyamda
Ben,aynam ve timsalim yani benim aynadaki timsalim
Acep nasıl akis ediyordu sizlere,sırlı camların ardından
Mevsimlerin yenişemediği bir ekim günü doğmuşum
Hükmen mağlup bir gecenin sabahında çırılçıplak
Doğduğumda eşkalim belirsizmiş,bebede eşkal arama eli ayağı pembe olur bebelerin
Doğduğum yüzyılın son çeyreğine yetişebildim fakat
Bir binyılın doğuşunu gördüm,bir bin yılın batışını
Ey,benden bir yüzyıl sonra doğacak binyıldaşım
Sende bebede ekgal arama emi,eli ayağı pembe olur bebelerin
Kırpık kağıtlardan öğrendim origami yapma sanatını
Dolayısı ile küçük minyatür tanrılarım vardı benim
Aşkı ve şarabı seven,ölüm ile ihanetten korkan
Düpedüz korkaktılar yani hayata dair
Biri sırtına pelerin geçirdi,diğeri sonradan aristokrat oldu
Küçük,minyatür tanrılarım beni terk etti
Kızgınmıyım hayır,burukmuyum evet
Tamda ritüele çevirmişken hayatı
Buğular,sisler ve düşler yumağından arta kalan kırıntılar silsilesi
Her biri kendi yarattığım masal kahramanları
Peşi sıra,muadili olmayan bilmem kaç sefer sayılı aşklar
Bi tabi,mukavemet kazanmış hatıralar
Hepsi,gayri ihtiyari uzayan bir tırnak gibiydi bedenimde
Resime değil,paspartuya göreydi çerçeve
O her sabah uyandığım zaman,benim için başka bir gün olacak inan
Diyen insanların müzmin bir azasıydım aslında
Ta ki! O sabahlar beni rahatsız edene dek
Dürüstlük bir erdemmiydi,yoksa faziletmi?
Yahut olması gereken bir şeymi,olmamalımı?
Bunların hepsi boş şeyler dostlarım,bu kadehimi sizin şerefinize içiyorum
Tabi şerefiniz varsa.
Yanlış anlamayın,bende yok onun için soruyorum
Şeref,namus bunlar safra yapar insanda
Ben aldırdım kurtuldum,darısı başınıza
Bazen bir orman içinde ağaç olarak görürüm kendimi
Orman,ormanın içinde ağaçlar,kökleri birbirine dolanmış omuz omuza uzanmışlar
Ormansa,ormanın içindeyim ağaçsa,ağaçlığım kendime
Dokunmayın dalıma yaprağımı düşürmeyin yeter.
Dördü askerde,onbeşi seyahatte,altısı ekmek peşinde yirmibeş vilayet gördüm
Aslına uygun restore edilmiş birkaç hüznün dışında,yoktur şikayetim yalnız yaşamaktan
Hiç kimseye ve hiçbiryere ait hissetmadim kendimi
Bulunduğum şehirlerinde ne yolunu ne izini bilirim
Zaten,bulunduğum şehirlerde benim ne huyumu ne suyumu bilir
Aylardan hangi ayı sevdiğimi,mevsimlerden hangisini
Ne vakit deniz kabarsa yüreğimin kabardığını ve yüreğimin ağzımda attığını bir ben bilirim
Şaraba ve tütüne olan müptelalığımı saymassak kötü bir alışkanlığım yok sayılır
Fakat hala netleşmedi zihnimde sevgiye ait objeler
O yüzden çok kadın girdi hayatıma çok azı beni tanıyabildi
Oysa ben onlar gibi değildim,nadiren girdiğimi hatırlarım bir kadının hayatına
Asla girdiğim gibi çıkmadım bir iz bıraktım ardımda mutlaka
Her ne kadar kadınlar kendilerine mal etselerde bu hissiyatı
Ben,aynı duyguları evrenin tüm mensuplarına karşı hissedebiliyordum.
Buruk,tortulu bir şarapla ıslanmış dudaktan çıkan iki heceli kelimelerden mahrum
Kendi arzu halinde yazılmış,cevapsız mektuplarla beraber
Evveliyatı ile hoşgeldiniz dünyama,zaten muhteviyatında hep vardınız.
Gökhan Tan
Şu konularda daha fazla şiir:
Doğum Günü, Ölüm, Bayram, Kadın, Günaydın, Deniz
Tarih : 2010-03-19 18:40:42 | Hit: 1621 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.