Handan üyemiz gönderdi.
elimden tutan o yetim çocukla dolaştım
çocukluğumun sararmış olduğu şehri
kerpiç duvarların yıkıntılarına basarak
çatıları kararmış evlerin kara bahtına
adanmış adaklarını, artan ağıtlarını
dinledim bir çay içimi zamanda sitemlerini
o uzak gurbetlerde ararken yitirdiklerini
savrulmuş ömürlerin sonbaharında, orda
gözlerimdeki hüzne katarken rüzgarlarını
şire meydanı'nda unuttum heyecanımı
mahçup bir yorgunlukla çocukluğumun
o şehirde saklanmış kırıntılarını aradım
azar azar azalırken o mağrur zaman
serçe hafifliğiyle vurdum yokuşuna harput'un
alnıma değen serinlikle göğsüm mahsur orda
kayabaşı'nda bir hoyrat: 'gelme, yaram kanıyor'
evlerden, sokaklardan, türbelerden: 'yok mu dar vaktimde
unutulmuşluğun hicranına iki damla gözyaşı'
yüzüm mastar dağına, yüreğim murat akıyor
saçlarını okşuyorum benimle dolaşan çocuğun
şakaklarımdan ter, alnımdan anılar boşalıyor
hozat'lı yaşlı bir amca bastonuna tutunup
o eski ihtişamın gözlerindeki fotoğrafını sayıklıyor
dersim'e adanmış dualarının arasında
bir mayanın alıp götürdüğü kayabaşı'ndan
mezre mi dar geliyor, saray yolu mu çok uzak
sılada bunca gurbet fazla bana mamoş
bir sünepe gibi alıp başımı gitsem yukarışehir'den
eski bir şehri boğmuş hazar'da boğulsam ben de
ağırdır artık çökük omuzlarıma bunca enkaz
o viran mahallede başlamadan bir uzun hava
durun! durun bu çağrıyı bir daha yapmayacağım
soyunsun herkes üzerindeki o göstermelik libastan
silkinsin iyiden iyiye, sorsun ellerim niye eksik
ruhumuza zerkedilmiş o yabani ahenk
sesimizdeki kedere merhem olacak mı bu gazel...
(23 Şubat 2002)
Hüseyin Elçi
Şu konularda daha fazla şiir:
Bayram, Gurbet
Tarih : 2010-03-19 18:40:29 | Hit: 1654 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.