Umut Treni

Feyza üyemiz gönderdi.

Umut Treni

Kara trenin kara dumanı
Üç beş köy öte
Yama dağından
Dalga dalga yükselişi
Bizim dağların
......Yücesinden de gözükür
Ve o acı tatlı
Yüreklere dokunan
Ayrılığın
.................Ölümün
Yada bitirilmek üzere
...................Hasretin
Düdük sesi
O kara dumanın içinden
.........Akgedik’ten gelir
Adıma ilk.
Yeni karamandol
Don giydirilip
Atların kuyruğu örülüp
Bağlanınca kısaca
Ağır bir hasta için
Hazırlanırken salaca
................Anladım ki
Atları Akgedik’ten.
.............Getirmek için
İlk görevimi
...........Vermişler bana
Tek bir ağaçsız
Gerin kaştan
Kızıl yalım dik bayır
Kızıl kayalarla
Suratsız bir eşkıya gibi
Köyümüzün içine inen
Bu dağın etrafında dolanan
Yılan eğrisi gibi akan
Geçit vermez derelerin
Bulanık kar sularını
Yumuşacık eyerin üstünde
Ayaklarımı üzengiye
Yetiştiremeden geçtim
...................At ile ilk
Hasta: Sızlanarak salaca da
Paçası sıvazlanmış yiğitlerin omuzlarında
Yiğitlerin ayakları bıçak gibi suda
Dereyi geçip de
Diklendiğimizde
Boz tepenin bayırında
Ben küçücük
....................... Ama.
Gönlüm en büyük
Kral gibi halâ atın üstünde
Ve lakin yokuş yukarı
Hamuta kalkmış gibi
Zikzak çizerek tırmanınca at
Sevincim alt üst oldu birden
............Nasılda kurularak giderken
Düşüp de sağrısından atın
Nalları altında ölmek istemedim
Bir sinek gibi yalısına yapıştım
Ve onayladı korkumu ilk
Kayalıklarda yankılanan çığlığım

Ve çıktığımızda
Boz tepenin çal tepesine
Kavaklıklar ve yılan eğrisi dereler
Gide gide ufalarak küçülen köyümüz
Ayaklarımızın altında gibi kaldı
.................Acı dolu çığlıklarıyla
Ve ilk gördüm.
Yazıyı yabanı böyle
Uçsuz bucaksız tarlalarda
Kardan kurtulan göcekler
El sallıyordu bize yeşiiiil yeşil
Köpükleriyle öpüşerek kar sularının

Babam sakosunu katladı
Attı atın terkisine
Dört bir yana
Daire çizerek eliyle
......................Bak dedi...
Görebildiğin kadarıyla
Bu araziler bizim yayla
Bak o karşımızdaki Karadağ
Hemen dibinde Karasüver köyü
Şu taş yığını gibi üç beş ev
Mezramız Korukoyağı
Ve o yaylanın ortasında
Mezar gibi duran
Kepezin dibinde
Henüz yeşermemiş kavaklar
Sigara içiyormuş gibilerden
Tütüyordular tepesinden tepesinden
İşaret parmağıylan gösterdi
...................Orayı da babam
Dedi. İşte orası da köy
Adı da Başveren
Yarıdır işte köyümüze
....................... Ak gedikten
Ve ben yayla havasını
İçime çekerken Ilık ılık
Kar suları, kekik kokusu
Bıçak gibi keskin ve soğuktu
Ve hasta...
Yerlerde sürünen
Taştan taşa vuran
Paslı zincirin acı çığlığı gibi
İniiiim inim inliyordu.
.............................. Salaca’da
Bırakında rahat öleyim diye
.....................Fakat nafile
Çal bittiğinde
Girdik tekne pınar yaylasına
Atların ayakları gömülüyor çamura
Nallarıyla bileklerine kadar kolayca
...........................Fakat...
Geriye çekmek o ayakları
Zor mu zor haylice
..............Atlar terledi yârnısından
Ya o yiğitlerin
Soğuk kuyulu ayakları
Girer çamura
Çıkar zor bela lastiksiz
Hattâ çorapsızca cırıl cıplak
Ve taşındı hasta yalın ayak
..............Karacaören’e kadar
Sabahın köründe çıktığımız köyümüz
Yaylalar dağlar
Ve derelerin ötesinde kaldı
..........Çocukluğu gibi yetişkinlerin
Ve şimdi vakit ikindi
Ramak kalmış görmemize
Şu yamaçtaki tepeyi çıktığımızda
Hayalimde ki can kurtaracak
Kara treni ve Akgediği.
.......................... Görecekmişiz
En çok bu yüzden dualarımdaydı
Adamın ölmemesi
................................Fakat
Dinlenmek için.
Yorgun omuzlardan indirilen hasta
Islak taşlar üstünde
.....................Okyanus gibi
Kabarıp kabarıp kalkan göğsüyle
Son nefesi ve son çırpınışlarıyla
.............Köpük küreliyor ağzına
Hoşam hoşam taş oyuklarından
Su içirmeye çalışıyordu
İçlerinden biri
Cüce boylu emmicesi
Gözler kapanıpda
Can çekilince bedenden
Emmicenin elleri kaldı böğründe
...........................Islak ıslak
Ve gemler sıyrıldı atların başından
Örklendiler çimlere birer birer
Örme yularlarıylan
Atlar: büyük bir iştah ile
Yeni güvermiş ve yeşil yeşil
Çiseli otları
İndirirken mideye
Dudakları yaş oldu Islak ıslak
............Ve ilk gördüm ölmeyi
Ve umutsuzluğunu insanların
..........Kirpiklerinde ıslak ıslak

(15 – KASIM – 1993)
 
Hüseyin Zengin
 






 

Tarih : 2010-03-19 18:33:29 | Hit: 1498 | Puan: 0