Serap üyemiz gönderdi.
Günlerden Salı yine yollardayım;
istikamet Egenin incilerinden Salihli.Mevsimlerden son bahar.Yol kenarlarına bakınca içim sızlıyor, o yemyeşil doğa adeta sarıya bürünmüş, yapraklar sararıp dökülmüş.
Sonbaharlar hep içimi burkar,yaprak dökümü hüzünlü gelir bana.Bütün ayrıklarda çoğunlukla son bahara gelir ya.Yanar yürekler, göz yaşları sel olup akar,
sararan yaprakları görünce aklıma ayrılıklar gelir içim sızlar.
Bu ruh hali ile yol alıyordum. Bin bir düşünce içersinde beynimde fırtınalar kopuyordu.Bende son bahar kurbanıydım.Son bahar benimde yüreğime saplamıştı hançerini.Eskiden Salihliye gelince o güzelim Manisa ovasını görünce bir hoş olurdu içim.Şimdi ise beni sıkıyor.Acımı artırıyor.Kalbimi kanatıyor.Sınırlarına yaklaştıkça sevgilimin yaşadığı şehrin, üzerime kocaman dağlar devrilmiş gibi oluyorum.Seni kaybetme korkusu içimi yakıyor.Gerçi senin kafan karışık, ortada duruyorsun gibi davranıyorsun.
Sildinse veya silmeye karar verdinse beni hayatından,açıkça söyle çok acıda olsa çeker giderim.Doğrusu yüreğim mangala koyulmuş et gibi pişer ama yapacak bir şey yoksa dayanmaya çalışırım.Kalbimden yanık kokuları gelerekte olsa sonsuza dek katlanırım çaresiz yokluğuna. Neyse affedersin yine gevezeliğim tuttu.Artık yol görünmüştü sana doğru yaklaşıyordum,kokundan anlaşılıyordu adım adım yaklaştığım.Yol kenarlarına bakamıyordum çünkü bütün kır çiçekleri çekilmişlerdi toprağın altına,hiç biri göstermiyordu kendini,tabi bende onlarla konuşamıyordum,seni soramıyordum.Her canlının bir gün gideceği yerdi toprak, düşündüm içim üşüdü.
Yavaş yavaş yaklaştıkça başıma ağrılar giriyor, akşam olsun diye durmadan saate bakıyordum.İnadına oldukça yavaş ilerliyordu yelkovan.Sanki söz birliği etmişçesine benimle dalga geçiyordu.Sıkıntıdan patlayacak gibi oluyordum.Nihayet beklenen vakit gelmiş yaklaşmıştı sarılmak vaktiydi şimdi telefona arayacaktım tabi.Bazen aramaktan bile korkuyorum biliyor musun? .Araba sırtındayım,sesini duyunca direksiyon başında kalbim duracak sanıyorum.Bütün cesaretimi toplayarak mesaj attım,sonra da korktum,ya kızar gelemem derse diye içimden bin bir türlü düşünce geçiyordu.
Şükür beklenen vakit gelmiş buluşmuştuk.Yüzün iyi görünüyordu,fakat bir kararsızlık seziyordum yine.Gelsem mi gelmesem mi diye bocalıyordun, kalbin git seni bu adam kadar seven çıkmaz diyor,çevrenin etkisi sığ mantık ise kolayı seç yorma kendini bırak gitme diyor.Bu ikilem içindede olsa dostluğa verdiğin saygıda katılınca kalbinin sesini dinleyip geliyorsun.
Çok güzel başlamıştı gece,senin işin vardı ben bir saat bir yerlerde oyalanacaktım.Sonra bir yerde oturacaktık,muhtemelen yemek yeyip sohbet edecek anıları anlatacaktık.Ben beklemeye başlamıştım, saat ilerledikçe kalp atışlarım hızlanıyor,yerimde duramıyordum,telefon hep elimde bekliyordum.Kararlaştırdığımız saat gelip çatmış, hatta birazda geçmişti bile senden ses çıkmıyordu,ben düşüncelere dalmıştım bile.Bin bir çeşit şey geliyordu aklıma,yine ihtimal veremiyor,o yapmaz mutlaka bir şey olmuştur deyip kendimi teselli ediyordum.Saat epeyce ilerledikçe daha da meraklanıyordum.
Telefon dan mesaj attım cevap gelmedi,heyecan üzüntü doruk noktasına ulaşmıştı bende.Kendimle mücadele ediyordum aramayayım yanında başkaları vardır, zorda bırakırım diye korkuyordum.Artık kafam allak bullak olmuştu,ne düşüne biliyor ne konuşabiliyordum.Arabamın içinde sağa sola bakıp duruyordum boş boş.Dayanamayıp telefona sarıldım,o an dünya üzerime yıkıldı sandım telefon kapalı idi.Elim ayağım tir tir titriyordu,açmıştım gözümün musluklarını kapatamıyordum.Demek buda oluyormuş hayatta diye düşünmeye başladım.Sonra kendimi toparladım, yok yok yapmaz dedim.Mutlak bir sorun var diye düşündüm.
Anlaştığımız saati bir saat geçmişti, hatta birazda fazlasıyla. Ben hayatım boyunca o bir saat on dakikayı hiç unutamam.Ölmekten acıydı,sanki ciğerlerimden yanık kokusu geliyordu inan.İşte böyle düşünürken mesaj geldi,buruk bir acıyla sevinç bir birine karıştı.Haber almama seviniyor,seninle olamamama üzülüyordum.
Anlaşılmıştı her şey, benim payıma da memlekete dönmek düşmüştü.Çok zor biliyorum ama başkada çare yoktu.Yine hayalinle bir yolculuk başlamıştı,vurdum yola nasıl oldu anlamadım hiç durmadım desem yeri var,bir ara durup bir portakal suyu içtim.Gelembe tepesinin etekleriydi.Çok kısa süre bekleyip gaza yüklendim,Allah ne verdiyse,sanki ölüme gider gibi.
Gittikçe kokundan uzaklaşıyordum,ama hayalin yanımdaki koltukta canlı gibi duruyordu.Tabi üzerime sinen kokularını hala duyuyordum.Bir kaç gün de silinmezdi.
Yine bir gün bitmiş gece yarsını geçmişti.Nasıl olur bilemem, ben sensiz nasıl yaşarım,buna canım dayanır mı bilemiyorum.Karar senin, ister sahip çık sevgimize yaşat, isterse çek silahı vur öldür bitsin bu hasret.
Ben sensiz yaşamıyorum sanki, her saniye seni düşünerek geçiyor ömrüm.İşte canım şairler sevdi mi böyle sever.Ta iliklerine kadar hissederek sever.Damarlarındaki al yuvarlara, ak yuvarlara sevdiğinin koyarak sever.
Böylece bir günün daha sonuna geldik.Uyuma vakti artık ruh yorgunluğu ile beden yorgunluğu karıştı bir birine.Senli rüyalarım başlayacak şimdi beni rahat bırak. Yarın sabah buluşmak üzere.
Muhsin AKTAŞ
23.11.2006
Espiyeli Muhsin Aktaş
Tarih : 2010-03-19 16:17:57 | Hit: 2587 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.