Defne üyemiz gönderdi.
Herkes köy meydanı Karakütükde toplanmıştı.Ürkek ürkek yaklaştı kalabalığa doğru.Musalla taşının kenarına yaslandı seyre koyuldu.Yukarılardan bir amca boynundaki torbayla gelip herkese külçe dağıtmaya başladı.Uyanık çocuklar hemen yanına koştular:
-Bana da ver.
-Bana da..
-Anama da..
-Babama da..
Diye bağrışarak külçelerini almaya başladılar.Hepsine birer, ikişer külçe dağıtan amca bu ürkek çocuğu görünce:
-Gelsene len karamozak, sana da külçe vereyim,ama önce şu yüzünü yıka. Dedi.
Koşarak koca pınara gitti.Elini yüzünü bir güzel yıkadı,burnunu temizledi,ellerini tumanının arkasına sürerek kuruladı.Külçeci amcadan külçesini aldı,hem de iki tane.
Amcalar topluca aşağılara doğru bakıyorlar, hararetli konuşuyorlardı
-Patladı, patladı
-Bak şimdi ışığı göründü sesi de gelir.
-Oku hoca ezanı oku..
Hoca ezan okumaya başlayınca,hızlı adımlarla evlere doğru gidiş başladı.Olanlara bir anlam verememişti.Koşarak eve gelip anasına soracaktı.Neydi patlayan,görülen ışık neydi.Külçeler sıcacık mis gibi kokuyordu.Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı.Biraz sonra köylerini zifiri bir karanlık kaplardı.Göz gözü görmezdi.Çocuklar karanlıktan korkar gece dışarı çıkmazlardı.
Evlerine geldi.Hayat kapısından içeri girdi.Anası,babası,dedesi,kocanası,kardeşleri evde kim varsa hayatta kurulan sofraya oturmuş iştahla ekmek yemekteydiler.Anası:
-Gel kara oğlum şuraya otur.Bakın külçede getirmiş,pek de gadınmış külçeler.Diyerek yer açtı.
Sofraya oturdu,düşünceli düşünceli ortadaki çorbaya tahta kaşığını daldırdı.Yarısı yere yarısı göge ağzına g**ürdü.Anası:
-Oğlum kaşığını az doldur,altını da çanağa sil,dökmeden ye.Diye tembihledi.
-Ana
dedi
-Sofrada konuşulmaz.Dedi babası.Hem sen ellerini de yıkamadan oturdun sofraya..
Kıpkırmızı kesildi kara çocuk.Sofradan kalkmak istedi kalkamadı.Tıkanıp kalmıştı.Lokmalar boğazına dizildi.
-Azarlama çocuğu..Dedi dedesi..
-Doydum..Deyip kenara çekildi kara çocuk.
Kandilin zayıf ışığında sofradakilerin gölgesi bir tuhaf görünüyordu.Seyre koyuldu.Dedesi ve babası kalkıp namaza durdular.Anası ve kocanası sofrayı toplayıp bulaşık yıkamaya başladılar.
-Geceye ne pişirmeli ki..Diye konuştu anası kendi kendine.
-Makarna yaparız..Dedi kocanası,turşuda çıkarırız.
-Turşu susatmaz mı oruçluyken..
-Ana.. Dedi kara çocuk gene
-Söyle oğlum ne var?
-Ne ışığı görülecekte sonra ses gelecek? ..
Hiçbir şey anlamadı anası..
-Hıı..
-Adamlar dediler Karakütükde..Işık göründü,sonra hocaya bağırdılar oku ezanı diye
-Hee o mu? Kasabaya bakıyorlar,kasabada iftar vakti top atılıyor,herkes orucunu açsın diye,sonra akşam ezanı okunuyor.Biz de orucumuzu açıyoruz.
-Oruç ne demek ana? ..
-Gece ekmek yiyoruz ya..sonra akşam ezanına kadar yemek, içmek yok.Dinimizin emri oğlum.Oruç tutuyoruz işte.Nefsimizi terbiye ediyoruz.Sonra hayır yapıyoruz.Bak sana külçe vermişler.Herkese dağıttı değil mi?
-Hıı gı ana..bazı çocuklar anama da ver, babama da ver dediler.
-Yaa verdi mi bari..
-Verdi ya.
-Ana.
-Ne var gene? ..
-Yarın bende oruç tutacağım.
-Tut oğlum.Hem sen öğlene kadar tutsan yeter.
Babası ve dedesi
-Biz namaza,terafiyi kılmaya gidiyoruz.Dediler.
Kardeşleri birer köşede uyumuşlardı. O da yarının hayalini kurarken uyuyakaldı.
15.07.2006
Recep Uslu
Tarih : 2010-03-19 16:14:53 | Hit: 2777 | Puan: 0
Copyright © 2007 - ∞ by CemveNuray.Com. Tüm hakları Cem ve Nuray'a aittir.